4 Haziran 2016 Cumartesi

Bayan değil, Kadın.!








Tekrardan merhaba :) 
  

   Türkiye'de kadın olmak ne demek biliyoruz. Ama yine de şunu da belirtmeliyim ki Türkiye'de kadın olmak, Bir Arabistan ülkesinde, Pakistan veyahut İran ülkesinde kadın olmaktan daha iyidir. 

  (Ve konuya girmeden önce de eğer yazılarımı okurken eğer bir garipseme durumu içine giriyorsanız bilin ki sizinde bilinç altınız toplumun öğretileriyle hurafeleriyle dolmuştur demek zira anlattıklarım 7 den 70 e her yaşa hitap eden içeriktedir. 
 dolayısıyla bir toplum sorununu ele almaktadır. Bu yazıyı ne kadar kişi okursa o kadar kardır.  Bu yazı bir sonraki gelecek yazımın temelini oluşturmaktadır. Türkiye'de kadın olmanın neden bu kadar zor olduğuyla ilgili. size şunu söylemeliyim ki en temelde yatan neden dinin getirdiği kadınlığın aşağılanmasıdır buna sonra ayrıntılarıyla değineceğim merak etmeyin. )
 Başka ülkelere değinmeden önce kendi ülkemize bir göz atalım. 
Fark etmişsinizdir, konuşmalarda, yazılarda, sosyal hayatta bizim insanımız kadın kelimesini kullanmaz. Hatta Türk kadınları bile bu kelimeyi kendisine karşı kullananları ayıplar '' ayyy ne kadar kabasın yhaaa bir bayana kadın denir mi?'' şeklinde tabirler kullanırlar. Sahi kadınlık ne zaman ayıplanacak bir şey oldu ? kadınlar çiçek değil miydi ? kadın denilince akla zarafet gelmiyor muydu ? ***zihinsel*** olarak olgun kişi demek değil miydi ? 
  O zaman İzin verin size kendinize bile itiraf edemediğiniz şeyi sizin bilinç altınızın nasıl anladığını belirteyim. Böyle düşünen insanlar için kadın ve kızı birbirinden ayıran şey bekarettir. Evlenmemiş dişi birey aklınıza kız evlenmiş olana ise kadın olarak kazınmıştır. Sizin için kadınlığı ve kızlığı birbirinden ayıran olgunluk, mantıklı kararlar alabilme, kendi işini kendi görme değil, bacak arasındaki iki parça et zarıdır. 
 Karakter zor ve zamanla kazanılan bir şeydir. Bilhassa olgunlaşma da öyle. Sen oturmasını kalkmasını nasıl konuşacağını nerede ne yapması gerektiği bilen birine kız diyemezsin zira kız demek oğlan kelimesinin karşılığıdır yani çocuktur. Çocuklar neyin ne olduğunu nasıl hareket etmesi gerektiğini bilmez. Gelişigüzel kafalarına göre davranırlar. ( bu arada lütfen sarkastik üslubuma aldanmayın çünkü sizi değil toplumu suçluyorum) 

 Biliyorum kafanızda hala bazı şeyler var size bir örnek daha göstereceğim.

Erkeklere oğlan denilince kızarlar biliyorsunuz değil mi ? Onlar için ne kadar küçümseyicidir bir kelime bu. Onlara sünnet olduklarından itibaren kullanılmıştır 'erkek' kelimesini her yerde göğsünü gere gere söyler erkek olduğunu. Peki kızlar ? 
       Duyduğuma göre bir gelenek varmış ekşi sözlük sağolsun, kızlar ilk adet gördüklerinde anneleri tarafından tokatlanırmış. Neyse ki böyle saçma sapan geleneği bana uygulayacak kadar geri kafalı bir anneye sahip değildim. Yeni öğredim. Oğlunun sünnet olduğunu her yere yay düğünü bile yap ama kızın adet olunca tokatla. İşte özetle budur Türkiye'de kadın olmak. Kadın olmanın utanç bir şey olmadığı halde utanılacak bir şey yaptınız. Kadın cinselliğini küfürlerle, davranışlarla geleneklerle küçümsediniz, yok saydınız. Bir erkeğe oğlan demek ne kadar küçümseyici ise bir kadına da kız demek o kadar küçümseyicidir. Erkek sevişince milli, kadın sevişince orospu oldu. Bununla da yetmedi aslında insanlar utanmayıp gelinin beline kırmızı kurdele bağladı hediye paketi gibi kocasına teslim edercesine. Kurdeleyi bağlayan babası veya abisi demek istiyor ki al kızımla ilk sen seviş. aklı selim biri de çıkıp demedi senin bakire olup olmadığından banane de o kurdeleyi beline bağlıyosun ? Ailesinin tek övünç kaynağıydı kızıma kimse dokunmadı edasıyla bekaretini millete duyura duyura bakın benim kızım bakire buda hiç kutusu açılmamış 1. el bandrollü diye evlendirmesi. Böyle bir davranış kadınlık onuruna hakarettir. Ataerkil zihniyet zırvasıdır. Çünkü kızının cinselliği yaşaması ayıptı günahtı kadınlar cinsellik yaşayamaz zırvaları doldurmuştu beyinlerini bununla da övünüyorlardı. 

   Kimseyi kandırmayalım gençler. Erkekler için cinsellik neyse kadınlar içinde odur. Kadınlar da erkekler gibi arzular ister onlarında tatmin duyguları vardır. Siz istediğiniz kadar inkar edebilirsiniz hormonlarınız etmiyor be canlarım. Bunu da bir kadının açıkça dile getirebilmesini hala ayıp sayan bağnazlar görmüyor değilim. Ama beni en çok rahatsız eden bu konuda hemcinslerim. Bazı laf atışmalarında görüyoruz dişi bireyler birbirlerine resmen kendi cinsellikleri üzerinden laf sokuyor ''şunun altında kaç kere yattın, önce sen bekaret zarını diktir'' şeklinde iğrenç iğrenç şeyler yazarken bile midem bulanıyor.
 Şimdi bana bir mantıklı açıklama gösterin. bir insan nasıl olur da kendi zevkleri üzerinden birine çarptırmaya çalışabilir ? erkek dese derim neyse bilmiyor etmiyor ama bunu diyen bir dişi birey ulan! ya kardeş erkekte olan hormonlar kadınlardada kadınlarda olan hormonlar erkeklerdede var ikiside aynı bokun farklı lacivertleri ikisinin de üreme iç güdüsü var hele kadınların yumurtalama dönemlerindeki halinden bahsetmiyorum bile. gidip kendi hayal dünyanda karşı cinsle fantezi kurup sonrada gelip arzuların yönündeki düşüncelerini nasıl hiç istemiyomuşcasına birine laf çarptırmak için kullanabilirsin davar mısın sen ? valla böyle bir laf çarpıtma yöntemini kullandığın için kusura bakma ama gözümde transeksüel oluyorsun hatta transeksüel demek bile hakaret oluyor transeksüellere çünkü en azından onlar bile kendi arzuları üzerinden laf çarpıtmayacak kadar düşünme kabiliyeti yerinde ve  kendilerini çok rahat ifade edebiliyorlar.başka cevabı olamaz sonuçta bana bunlarla gelenin davranışları da aksi yönde olmalıdır değil mi? Ama sorarsan mesela bu kişiler feministtir kadın erkek eşitliğinden yanadır. Canım sen olayı çok yanlış anlamışsın kendi bedeninden utanan varlıklara biz değil eşitçi, kadın bile demiyoruz.

    Şimdi gelelim bayan kelimesine. Evet bayan kelimesi nedir ne değildir?

Bayan kelimesi İngilizcede Mr&Mrs in karşılığı gibi bişeydir ''bay ve bayan smith'' bayan daha çok hitap şeklidir soyadların önüne getirilir genelde örneğin bayan arslanalp. bayan cinsiyet tanımlamaz. Ad yerine kullanılır ama cinsiyet değil. Cinsiyetin karşılığı kadın'dır. Toplumumuz sağolsun kadın ve kızlığı tek gecede biten bir ilişkiden ibaret olarak gördüğü için olaya kolaylık getirmişler ve onların düşüncesinde kız veya kadın olduğundan emin olamadıkları bireylere 'bayan' demeyi tercih etmişler. Hatta o kadar komik duruma düşmüşler ki bazı umumi tuvaletlere  erkek-kadın yazmak yerine erkek-bayan yazmışlar ahahahah. Gerçekten çok kibarsınız... ya bu durumun ne kadar ironik olduğunu göstermeme gerek var mı ? 
düşünsenize evet deneyin kadın içeren bazı kalıpları değiştirin örneğin ; bayansı, bayansal. yahu bayansı ve bayansal ne demektir allah aşkına gözünün yağını yediklerim bi mantıklı düşünün ''bu kıyafet çok bayansal olmuş'' ''bu parfüm çok bayansı''? bunu karşı cins içinde yapın görceksiniz ; baysı, baysal '' bu kıyafet üstümde çok baysı durmuş'' gördünüz mü? olmuyor. Lütfen cinsiyet terimlerini de abartmayın be abartmayın. 

  Kadının kadın olmaktan utanmadığı'' bağyan değil kadın'' diyebildiği günler gelmedikçe kadın cinselliği her zaman aşağılanacaktır. Bu sözde çok basit görünen bir ayrım bile insan psikolojisinde aslında nasıl bir toplum yapısına sahip olduğumuzu açıkça gösteriyor. Ve tekrardan sizi kadınlar çiçektir diyenlere o zaman kadınlık çiçeklikse zarafetlikse söylediğiniz gibi '' bayan değil, kadın !'' kelimesini kullan demeye davet ediyorum. 


 Şimdi size de TDK 'nun ülkemizin halini özetleyen utanç verici bir kelime anlamını paylaşacağım

  



hizmetçi bayan ? 

WTF? ??? 

analık ve ev bakımı açısından becerileri olan ?? 
işte kadınlık onlar için aynen böyle. Yazık.

Şimdide size bir baba göstereceğim gelecek nesillerde de böyle babalar görmek dileğiyle kızının regl durumunu facebookta paylaşan bir baba; 




altta yine gördüğümüz gibi onu ayıplayan davarlar olmuş. Oğlunun pipisi kesilirken erkek olduğunu söyleyip bide bunun düğününü yapacaksan kızın da adet görünce susup pusmayacaksın sevgili anadolu çomarı. Sonuçta oda ''kadın'' lığa olgunluğa adım attı. 

Bir kaç bir şey daha söyleyip yazımı burada sonlandırıyorum.
    Yukarıda söylediklerimi absürd bulanlar için de ; Ben bir kadınım. Ben kadın olduğumu söylemekten utanmıyorum. Erkeklerin cinselliği normal karşılandığı yerde bende kendi cinselliğimi normal karşılıyor ve bunu dile getirmekten korkmuyorum. İlerde kızım olduğunda da ilk reglinde ona erkeklerin sünnet olduğunda bunu erkeklik olarak algılayıp gururla söylediği yerde bende kızıma regl düğünü düzenleyeceğim. Kadınsal durumlar ayıpsanılacak bir şey değildir. Eşimin ailesi de benim ailem de olsa bunu çatır çutur söyleceğim. Kızım yetişirken regl olmanın daha doğrusu kadın olmanın ''ayıp'' ''kirlilik'' olmadığını bilerek gururla yürümelidir.


Geçmiş 8 mart anısına habertürk'ten alıntıladığım fotoğraflar;



















 Yobazlardan arınmış bir ülke için bağnazlara karşı omuz omuza olmak dileğiyle.


  Ayça Arslanalp

12 Ekim 2013 Cumartesi

Satanizm nedir ve ne değildir? Spiritüalizm, Posesyon, Eminem hakkında yalan yanlış söylentiler


 1 yıl aradan sonra yazılarımı okuyan herkese merhaba:)


Şimdiki yazımın konusu din ağırlıklı olduğu için aşırı hassas bir konudur o yüzden lütfen okuma esnasında objektif olmaya özen gösterin yada sayfamı terk edin. Yobazlarla tartışmaya ayıracak vaktim yok 
  Öncelikle yaşadığımız yüzyıl İnternetin yaygınlaşmasıyla beraberinde getiren New Age çağıdır bazılarımız bunu ''yoldan çıkma'' olarak adlandırsa da görüşler kişiden kişiye göre değişebilir işte bende tam bu konuda doğru bilinen yanlışları düzelteceğim.
 Spiritüalizm taraflı inançlarda özellikle Satanizm hakkında kulağa aşırı derecede komik gelen söylentiler var çoğu yobaz yüzünden insanlar görüşlerini açıklayamıyor nedense ''müslüman değilim'' denince akla ilk gelen soru ''hristiyan mısın?'' yada ''ateist misin'' oluyor başka dinleri sayan insanlar da %98 dışlanıyor.
   
    Şimdi size göstermek istediğim, Lise 1. sınıf din kültürü ve ahlak bilgisi kitabının ateizmi anlatan bölümünü paylaşıyorum; 
Madem bu kitabı yazan yobaz arkadaş ateizmi anlatmak istemiş birde ben ateislerin gözünden ateizmi anlatayım. bakalım hangisi daha doğru :) Ateizm satanizme  pek sıcak bakmaz, şeytana, meleklere inanmaz aksine metafizik kavramlarını reddeder insan inanmadığı bir şeye dönüşemez bunun için hayatında çok değişiklik olması gerekir örneğin ateist iken satanist olanların sayısı hristiyan iken satanist olanların sayısından fazladır ama gel gör ki burada semavi olmayan her inanç aşağılanma çabasında. yazılana göre ''yüce Allah'ın varlığını ve birliğini kabul etmeyen onun gönderdiği ilkeleri benimsemeyen kişiler çeşitli ruhsal sorun yaşabilmektedir'' demiş. insanın yaşadığı ruhsal sorunlar dinine bakılarak değil, davranışlarına göre ölçülür. yani bu yaşadıkları sorunlardan dolayı semavi dinlerden çıkıyor bazılarımız. eğer insan vicdanını dinlemek, doğru olanı yapmak için ilahi denilen kitaplara ihtiyaç duyuyorsa zaten çoktan ruhsal sorunları var demektir. Aklı başında bireyler tecavüz etmemeyi, hırsızlık yapmamayı, kendine faydası olmayacak işlerden uzak durmayı bilir. 
Vee gelelim en sevdiğim kısıma :))  
vol: 2 Satanizm hakkında söylenenlerin doğrusu;
1. satanisler kedi kesmez.
2. satanistler kendilerine zarar vermez.
3. satanislerin şeytana tapanları vardır tapmayanları vardır.
4. satanizm de de günahlar vardır.
5. satanizm tuzak görüş değildir.
6. hayvanlara eziyet yapmaz
7. kötülük inancı değildir.
Peki nedir bu satanizm ? 
1960'lı yılların öncesine kadar günümüzdeki gibi sıcak bakılmayan spiritüal bir inanç çeşidiydi Anton Szandor LaVey'in oluşturduğu düşünce akımından sonra büyük ilgi görmüştü, yalnız herkesin şurada şaşırdığı olay LaVeyan Satanizm diğer satanist düşünce akımlarına benzemez diğerlerinin aksine LaVeyanlar cehenneme, tanrıya bunun gibi kavramlara inanmaz şeytana tapmaz hiçbir şekilde altını çizerek söylüyorum ayin yapmaz. Şeytanın insanın vahşi doğasını temsil ettiğini düşünür semavi dinlere tepki olarak doğmuştur  
Satanizmin bir diğer çeşidi ise spiritual satanizmdir ve asıl satanizm budur. Aynı şekilde bu satanistler şeytana tapmaz, ondan yardım isterler bazıları ''tapma'' ile ''İnanç'' kavramlarını çok karıştırıyor. Evet büyü yapabilirler maji ile ilgilenirler ama bu onların değil cadıların işidir. çoğunluk  kısım şeytanın yol gösterici, dost bir varlık olarak görmektedir.  Satanizm daha çok şeytan ile anlaşmalı inanç sistemidir  Sizin aklınızdaki ''şeytan'' kavramı mensup olduğunuz dine göre değişebilir o yüzden yobazlık yapıp '' bunlar doğru değil şeytanı savunma bize yeaa'' diyip ortalığı karıştırmanın lüzumu yok zira ben satanistlerin gözünden bilgilerimi paylaşıyorum örneğin müslümanların gözünden satanizmi anlatsaydım biz ona satanizm diyemezdik öyle değil mi? 
90'lı yıllarda satanizmi kirletmek amaçlı çeşitli eylemler düzenlenmiş satanizm halkın imajı karşısında büyük ölçüde zedelenmiştir.
 lakin bu aslında çok ta yeni birşey değildir 1500'lü yıllardan beri kilise halka karşı şeytandan korkutmak için hakkında çeşitli suçlamalar ortaya sunmuştur aslında Anton Szandor reyizin 9 büyük bildirisinde dediği gibi '' şeytan kilisenin en sadık dostudur'' Islam'da korkulunanın tek kişi Allah olması gerektiğini söylenirken Hristiyanlık şeytanı ortaya sürmüştür. İşte bu yüzden şeytan büyük ölçüde prim yapmış günümüze kadar ününü korumuştur. 
Korku güçtür. Bir insanı korkutmayı başarırsanız o insanı ele geçirme potansiyeline sahip olursunuz. Bazı paranormal varlıklar bunu keşfettiğinden beri posesyon (ele geçirme, demon kontrolü) olayları büyük ölçüde artış göstermiştir. 
Geçen medyumun biriyle bu konuyu tartışırken bana ruh çağırma seansı sırasında şeytan musallat olduğunu söyledi. 1. ruh çağırma seansında şeytanı çağırmak çok büyük bilgi birikimi ister gel gelelim kişiye musallat olsun. 2. şeytan çok çok nadir musallat olur ki musallat olduğu kişiler de bizim bakkal hüseyin gibileri olmaz :) genellikle musallat olan varlıklar düşük enerjili cinlerdir ama şunu da unutmayın düşük enerjiliden kastım yeni yetme cinlerdir aynı şekilde yine bazılarımız yeni yetmeler dışındaki varlıkları kur'an yada besmele çekerek başından def edebileceğini sanıyor :)
 hayır mesela demonların lejyonları size musallat olursa ondan islamik  yada hristiyanik yöntemlerle başınızı kurtaramazsınız aksine bu onları daha fazla sinirlendirir çünkü onu rahatsız edersiniz e haliyle intikamcı ve sinirli varlıklar olduğu için onlar da sizi rahatsız eder. en uygunu bu iş için özel ritüeller vardır ne yazık ki imamlar bunları bilmez. nadir olarak ta tecrübeli papazlar bilir ama çok nadirdir.  Aptallık yapıp ta korkudan kendinizi dine imana vermeyin hemen çünkü sanıldığı kadar kolay kolay kurtulamazsınız korkularınız onlara güç verir ve sonunda aklınızı kaybedersiniz. Medyumlar bile güvenilir değildir çünkü bu iş için sizden para alırlar :) bana 15.000 lira ile 20.000 lira  arasında aldığını söylemişti posesyon durumlarından şimdi siz anlayın durumun ciddiyetini. Medyuma kesinlikle gitmenizi tavsiye etmem çünkü bazıları para için bile size musallat edebilir, varlıklarla anlaşmalı insandırlar onlar. tehlikelidirler fal baktırmak için gidersiniz binlerce varlık ile geri dönersiniz :) zaten çoğu da islamı kullanarak sizle iletişim kurmaya çalışırlar dikkat edin derim ben.
Sonuçta bu devirde dini inançlar sadece çıkar amaçlı kullanılıyor politikadan da anlaşıldığı gibi.
Vol: 3  
 Eminem hakkında yalan yanlış söylentiler
Geldik en ayar olduğum konuya. Umarım sinirlenmeden yazımı noktalandırabilirim çünkü sandığımdan fazla uzun oldu.  Stan'im ve Eminem'in sayfalarında takılıyorum bağlantılarına bakıyorum. Nedense you tube olsun facebook olsun her 10 yorumdan 8'i ''eminem illuminatiye geri dönmüş arkadaşlar .s.s.s'' şeklinde. ne desem bilemiyorum küfür etsem az kalır o derece.  Şimdi bu sefer açık açık birilerini iğneliyeceğim. Sevgili 
 Dünya Gerçekleri Realities of the World
sayfası, sıradaki diss senin için geliyor. 
o kuş beyinli sayfa admini geçenlerde şöyle bir yorum yapmış sayfaya: 
merak edenler için orjinal link : https://www.facebook.com/photo.php?fbid=691164580912583&set=a.163884690307244.38605.161723033856743&type=1&ref=nf


adam ol sayfa admini, dedikoducu mahalle karıları gibisin sayfa admini, Yobazın önde flama bayrağı sallayanısın sayfa admini, makarnaya ülkesini satanlardansın sayfa admini, her 3 paylaşımından biri Atatürk'ün aleyhinde sayfa admini, beni deli ediyorsun sayfa admini. 

hayatımda böyle gerizekalı insan topluluğunu bir arada görmedim illuminatiye karşıyız ayağıyla yobazlığı destekliyorlar resmen bunların müslümanım demesi bile müslümanlığa hakaret.  Adamların işi gücü yok oturdukları yerden Atatürk'ü eleştiriyor lan sen kimsin de o adamı eleştiriyorsun ne faydan var senin bu dünyaya yanlışları öğretmekten başka ? Tebrikler herkese örnek birer yobazsınız hepinizin Allah belasını versin. hepsi Osmanlıyı destekler ama hiçbiri osmanlı döneminde olmak istemez Cumhuriyet rahatı battı mı size? 
Neyse konumuza dönelim 
Illuminati'ye geri dönülmez. Çıkış yok diyorum kaçış yok diyorum kaç defa yazdım gene anlamadı kıt kafalar okul mu bu evladım? olmadı bide gitsin budistliğe yatay geçiş yapsın.  

Şeytana ruhunu satmak ile Demonla anlaşma yapmak arasında birtakım ince farklar vardır ama ikiside aynı kurumlara hizmet eder, sen onun adına prim yaparsın, o sana istediklerini verir kurallar budur. kendini ve insanları kandırabilirsin ama onları kandıramazsın. yapılan anlaşmadan cayılmaz geri dönülmez sen sırf Müzik Endüstrisi Deşifre Oldu  belgeselinde ''Eminem yaptıklarından çok pişman illuminatiye karşı çıkıyor'' yazdığı için onun gerçekte de pişman olup olmadığını bilemezsin. bu bir örnekti sonuçta sen onun müziğini dinlemekten başka bir şey yapmıyorsun o adam o zorlukları yaşarken yanında olmadın ki illuminati bile değilsin ee peki nerden biliyorsun onun neye dönüştüğünü? 
Saçını sarıya boyatıp şeytan işareti yapması ne seni ne başkasını ilgilendirir adamım eğer şarkılarını seviyorsan sus ve otur aşağı daha Illuminati ne demek bilmeyen embesiller yorumlarda orda burda ''slim shady'i seçmiş'' diye yorum atıyor onu bıraktım yıl olmuş 2013 hala masonluk ile illuminatiyi karıştıranlar var evet konu ile alakası yok ama söylemek istedim. 
Azıcık aklınız varsa bi daha yorumlarda ''eminem gene şeytanla birlik oldu'' diye yorum atmazsınız. Umarım.  

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere gençler  vakit ayırdığınız için teşekkür ederim :)


                   Ayça Arslanalp













12 Eylül 2012 Çarşamba

Bir insanlık problemi ... 'Ön Yargılar'

Selam sana ;  pazartesilerden nefret eden , haftasonları tatillerini tüm gün yatarak geçiren , yaz tatili demeden bilgisayar başında esneyerek sabahlayan , sınavdan yüksek not olmasına rağmen Vietnam Savaşından yeni çıkmış gibi ağlayan , okulların açılmasına haftalar kala bu depresyona girip isyankar şarkı dinleyen ,  Facebook'tan başka bişey bilmeyen , hayatını 4 duvar arasına sıkıştırmış olan , araştırma meraklısı yada tam tersi olan ... durun bir dakika , daha saymadığım birileri kaldımı ? Ehehehe istisnalar olabilir tabi ki de. Onlara da selam işte. Her neyse lafı fazla uzatmadan konulara geçeceğim. Bu seferki yazım biraz hayatın gerçeklerine yönelik ve insanların düşüncesizce düşündükleri ön yargılarını ele alacak.

  Önce bir soru sorarak başlamak istiyorum içlerinizden daha önce hiç ''Sarışınlar aptaldır. , Saçı uzun olanın aklı kısa olur. , Zenciler kötülük yapmaya yöneliktir ve kötü karakterlidir.'' gibi insanın aklına gelmeyecek türden ki bu ''beyinsiz yaşayan türler '' sınıfının olmayan aklına geldiği bu birbirinden saçma terimleri duymayanınız varmıydı ? Eminim yoktur en azından bir tanesini duymuşsunuzdur heralde.
 Aslında bunun gibi pek çok terimler var ve bu terimleri uyduran kişiler genelde  ''kara kedi uğursuzluk getirir , 13 rakamı uğursuzdur '' gibi bâtıl inançlara sahip olan kişilerle beyin seviyeleri aynıdır. Hatta hepsi aynı bokun lacivertleridir.
 Nedenini sana söyliyeyim. Çünkü bu tür insanlar ırkçı olmadıklarını söyleselerde görünen köy kılavuz istemez. Siz ne tür bi salaksınız arkadaş ya ? Bir insanın dış görünüşüyle akıllı ya da aptal olduğunu söylemenin neresi doğru ? Bilinç altı Psikolojisi denen bir şey var Allah'ın cahili. Sürekli karşındaki insana herkes tarafından sarışın olduğu için aptal olduğunu söylersen ne olur? Bir süre sonra kendini aptal gibi hisseder aptal gibi hissettiği içinde aptal gibi davranmaya başlar. 

 - Bu elemanın suçu ne ? 
 + Suçu olması gerekmez. O bir zenci.
 - Tamam at içeriye at. 
 İşte 'ön yargı ' denen şey tamda budur. Sırf suçlu gözüküyo ve tuhaf davranıyo diye iftiraya kurban giden binlerce insan var. Aslında kimse bilmez ki o suçlu görünümünün altında evine ekmek götürmek için çırpınan kişiler var. 

Yazının anlatamadıklarını anlatmak içinde fotoğraflar ve resimler vardır. 
 Bu da onlardan bir tanesiydi işte.

Kimse bu dünyaya ; cinsiyetini , ten rengini , saç rengini , göz rengini , kaç bacağı olacağını yada bir engeli olup olmayacağını seçerek gelmiyor. Karşındaki engelli olduğu için haline şükretmesi gerekirken dalga geçen insanlar var zira bilmiyor ki belki yarın kendisi trafik kazasında bir bacağını kaybedeceğini ... Bir sarışınla aptal olduğu için dalga geçiliyor ama bilnmiyor ki aslında kendisi sanat alanında çok yetenekli ve aslında kimsenin aklına gelmeyeceği  fikirler onun aklına geliyor ve anlaşılamadığı için hor görülüyor ...O herkese bağıran atarlı ve sinirli çocuk varya heh işte onun engelli bir kardeşi var ve o doğduğundan beri ikinci plana atılmış. Hatta kardeşiyle ilgilenmekten kendisine bile vakit ayıramıyor. Sürekli yeni birileriyle çıkan o kaşar kız iki sene önce babasını kaybetti ve hayatına giren her erkekte babasını arıyor. o Sessiz sakin biraz da sıkıcı bulduğun tip , şeker hastası ve her gün insülin iğnesi olmak zorunda. Kro diye yanına yaklaşmadığın çocuğun müzik zevki seninkisiyle hemen hemen aynı ve haftada iki kitap bitiriyor. O sürekli her sınavdan yüksek not alan 'inek ' diye sınıflandırdığın çocuğun hasta kardeşi ve yaşlı bir anne-babası var çok çalışıp iyi bir iş sahibi olup ailesini bu durumdan kurtarmaya çalışıyor. 'Kezban' diye sınıflandırdğın kızın annesi kanser, bir sürüde kardeşi var. İşe girip çalışmayı düşündüğü için okuma hayallerinden bile vazgeçmeyi düşünüyor. Okulda dolaşan sürekli havalı tip çocuk varya sürekli ilgi görmeye çalışan , onunda annesi babası tarafından küçükken terk edildiği için ömrü çocuk esirgeme kurumlarında geçti. Ve unutulduğunu düşünüp ilgi görmeyi bekliyor. 'şişko' diye dalga geçtiğin insanın tiroid bezleri bozuk ve dengeli beslendiği halde metabolizması çalışmıyor.
  Ve bunun gibi daha da niceleri var senin o beş para etmez ön yargılarının altında aslında bu tür sorunları olan insanlar var. Bu yazdıklarım tamamen gerçeğiyle örtüşmeyebilir , ben sadece örnek verdim. Anlamanı beklemiyorum ama gerçeği de bunlara hemen hemen yakın. Her şeyin bir sebebi olduğu gibi seninde eğer bu tür kişilerle düşünmeden dalga geçiyorsan bunun da tek sebebi senin ultra gerizekalı ve görgüsüz olmandan kaynaklanıyor. Sözlerim iğneliyici olabilir ama Bu tür insanlara karşı ön yargılı davranıp üstüne bi de dalga geçersen benden ne tür bi kelime bekliyorsun ki ? '' ayy canım çok güzel demişsin'' dememi beklemiyordun ya. 

 Uzun lafın kısası kimseyi dış görünüşü için yargılayamazsın. Yargılasan da senin ölçülerine emin ol uymayacaktır. Çünkü hayat böyledir bunu bilemezsin belki başkaları da senin için aynı şeyi düşünüyordur. 
Lâkin burada önemli olan senin düşüncelerin. 
Hayat göründüğü kadar toz pembe değildir. Olmayacakta. 
Gerizekalılık ; yargısız infaaz yapmaktır , hayatı sadece kendi yaşamından ibaret sanmaktır , karşısındakini her zaman bir alt seviyede görmektir , insanları kendi düşüncelerine göre yargılamaktır , bir insanın attığı kazık için tüm insanlığı suçlamaktır , kendini değiştirmeden çevresini değiştirmeye çalışmadır , CİA , FBI , Rockeffeller , Rotschild , George W. Bush ve niceleri Amerika'da olduğu için tüm Amerikan halkını suçlamaktır. 

Senin gördüğün dünya ile karşındaki kişinin gördüğü dünya çok farklı. Herkesi kendin gibi sanarak ne kadar hata yaptığının farkındasın değilmi ? İnsanlar tıpkı parmak izleri gibidirler. Birbirlerine benzeyebilir , hatta tıpkısının aynısı gibi birçok ortak yönleri olabilir. Ama asla ve asla aynı değillerdir. Bir yere kadar biriyle aynı fikirde olabilirsiniz. Aksini düşündüğünüzde o kendi fikrini , siz kendi fikrini savunursunuz. Veee tartışma denilen şey de tam olarak böyle başlar. Çünkü kimse kimseyle aynı değildir , çaktın ? Geçti mi filitreden ? 

Her neyse işte. 
Ben kaçar ciğerler bir sonraki yazıda görüşmek üzere kendinize iyi bakmaya çalışın , ön yargısız bir yaşam dilerim ehehehe. 
                                   

1 Haziran 2012 Cuma

Samimiyetin altında yatan samimiyetsizlik.

Selam sana Brütüs.
Bugün günlerden 2 Haziran Cumartesi saat ise sabahın olmuş 6 sı. Teknik olarak 7 ye doğru yaklaşmakta da neyse geç burayı. Geçmeden önce ufak bi hatırlatma da yapalım. Bu saatler Facebook ' un en sessiz ve sakin olduğu saatlerdir. Aynı zamanda sokakların ve çevrenin. Bu saatlerin havası bir başkadır aslında pencereden çıkıp dışarıya baktığınızda içinizde nedenini bilmediğiniz bir huzur hissedersiniz. Genellikle bu hafta içiyse ve emekli değilseniz sizin için normal olarak yorucu bir günün başlangıcıdır. Ama haftasonları ise kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir duygu yaşatır size. Hemen o gün yapacağınız plan ve programı zihninizde canlandırırsınız. Fakat nedense insanların %80 i o programladıkları gibi bir gün geçiremezler.
 Haziran ayı da geldi çattı işte. Oysa daha dün gibi hatırlıyorum 2012 ye girdiğimiz ilk günleri...
 Bundan yaklaşık 1 hafta sonra gibi öğrenciler evlerine karne ile dönüyor olacaklar. Kimisi aldığı kötü nottan dolayı ailesine ne yalan söyleyeceğini düşünürken kimiside aldığı takdirname belgesinden dolayı onu ailesine göstermeye can atıyor olacak. Ama genellikle bu söylediklerimden ilki olacak.

     Geçtiğimiz haftalarda bende Çanakkale ' ye gitmiştim. Ve gitmeyenlerin de gitmesini tavsiye ederim.
Yolculuk sırasında kulağımda kulaklığım , elimde mp3 'üm kafamda düşüncelerim falan yanımdaki arkadaşta bi ara öküz gibi uyuyodu sonra kalktı döndü bana dedi '' kanka ya sen müzik dinlemekten sıkılmıyomusun ''
   Bir anda kendimi dünyanın en aptal insanı gibi hissettim. Neden biliyomusun.? Durum o değil ,müzik dinlemeyi bile konuşmasına tercih ettiğim insana gavat gibi '' kanka '' demem. Sıçayım böyle samimiyetçiliğine bi kere insan konuşmasına tahammül edemediği insana neden kanka der ki ? O an kendime kızdığım kadar başka hiç kimseye kızmamışımdır. Aslında sonradan farkettim benim hiç arkadaşım olmamış lan. Aslında hep yalnızmışım ve sadece onların ihtiyacı olduğunda aranan bir isim olmuşum. O kanka dediğim kişiden yolculuk sırasında çok şey öğrendim insanlar hakkında. Sadece işte o 23 saat içinde yani toplam gezi sırasında.
  Sevgili klavye başındaki bu satırları okuyan eleman , aynı hataları sende yapmamak istiyorsan işi gücü falan bırak şurda iki bişey anlatıcam. Sonra demedi deme ehehehe.
       Neyse konuyu saptırmadan geri dönüyorum. Bak evlat sana tavsiye eğer kızsan asla asla ama asla kendine aşırı duygusal , kafayı aşkla bozmuş , sürekli sevdiği çocuktan bahseden bir kızla kanka falan olma. Sana nedenini açıklayayım Çünkü o kız için 2. plandasınız artık kankası olabilirsiniz ama unutmayın sizi sadece sevgilisi olmadığı zaman yada sevgilisi hakkında konuşmak için arayacaktır. Yani sizi bunun için kullanır kendini iyi hissettirmek için. Sizin nasıl olduğunuz onun umurunda değildir aslında. Ona kendinizden bahsedin 10 dakika içinde dönüp dolaştırıp konuyu gene kendi sevgilisine getirecektir. O arkadaşın varya kafasına, Nutella diye gözünüzde büyüttüğünüz çikolatayı fırlatıp beynini dağıtmak istiyorum. Hayatımda onun kadar bencil bi insan görmedim azıcık bi susta ''kankam '' dediğin kişiyle ilgilen bencil aşufte seni. Sanki burada bizim problemlerimiz yokmuş gibi sadece kendini düşünen insanlar kadar itici bir şey yok. Ben bile problemlerimin en yüzeyini bile anlatmaya çekinirken sırf onu tedavi etmeye çalışmak ... Bu insanı öldürür.
   Bende sonra onu takmamaya başladım tekrardan kulaklığımı taktım ve kendimi müzikle beraber kafamdaki problemlere adadım. Asıl sorun şurda ; duymak istemediğiniz şeylere kulaklarınızı kapatabilirsiniz ama hissetmek istemediklerinize kalbinizi kapatamazsınız. İşin en acı tarafı da budur. Sonra da bir bakarsınız dostum dediğiniz kişi bırakıp gitmiş başka dostluklara doğru halini hatrını sorsanız suratınıza bakmazlar. En çok konuştuğunuz kişi ise oluyo hiç konuşmadığınız... Aklıma Cem Adrian ' ın Herkes Gider Mi ? şarkısı geliyor birden ... Gider be yoldaşım hemde sana özlettiği hatıralarını bırakıp ta gider...
 21. YY ' da sırf samimi olsun diye kullandığınız yada kullandığımız desem ben şuna '' kanka , canım , cicim , herşeyim vs. vs '' bunların varya %80 i yalan. Sadece hoşuna gittiği için söyleyen yalakalıkta Professional Oscar almış kişiler.
   
        Ota boka her gördüğü insanlara ''her şeyim '' diyen insanların mal varlıklarının açıklanmasını talep ediyorum.
O her şeyim dediğiniz kişiler varya sizin en kötü anınızda defolup olup giderler sen daha neyin kafasını yaşıyorsun anlamadımki. Sen gene yalnız ağlarsın , onlar hep beraber gülerler. Şimdi sana soruyorum. Nerdeler lan onlar '' her şeyim '' dediğin insanlar ? Eğer yoksalar , sen bir hiçsin demek.
 Kullandığın kelimelere kelime deyip geçiyorsun ama onların ne anlama geldiğine dair en ufak bir fikrin bile yok.
 İnsan hata yapa yapa doğruyu öğrenir derler , ama o hatadan ders çıkarmayı hiç düşünmezler. O yüzden hep hatayı tekrarlarlar.
Eğer bir gün kulağınızda kulaklıkla müzik dinlerken ''kankam '' dediğiniz kişiyi takmamaya başladığınız zaman artık o kişi sizin için önemli biri olmaktan çıkmış demektir. Çünkü bilirsiniz o 3-4 dakikalık şarkının verdiği huzuru vermezler.
Bazı insanlar da sırf onların dertlerine çözüm bulmanız için sizi dinlerler. Ama sizin bunu fark etmemeniz için Size samimi sözler söylerler. Size bunun için yalan söylerler.
Ve böyle bir durumda gerçek bir '' dost '' gerçek bir samimiyetçilik bulmak iğneyle kuyu kazmaktan başka bir şey değil. Yemişim lan öyle samimiyeti. Dost dediğin insan , yanında düşüncelerini sesli söylemekten çekinmediğin insandır. Ama şimdi bunu burda uygulamaya kalksan , en ufak bir tartışmada senin o tüm düşüncelerini döker saçar etrafa sende öküz gibi ortada kalırsın. Gelde kırma şimdi bu elemanın ağzını burnunu.
 Samimiyetsizliğin en çekilmez tarafı ise birinin menfaatlerini kullanarak ona karşısındakinin istediği gibi davranmasıdır. Genellikle kişiliksiz insanların başvurduğu en sık yöntemdir. Düşünsene bi biri senden ona yardım etmesini istediği konuda senin menfaatlerini kullanarak sana samimi görünmeye çalıştığını...
 Bu hayatın en çok iş - çalışma kısmında ortaya çıkar. İzlediğimiz reklamlar bile öyle lan. Sırf sen o ürünü al diye sırf ceplerine para girsin diye bin bir türlü söz söylerler. Ama ürünü aldığında ise abartıldığı kadar olmadığını anlayınca o an ki hissettiğin duygu ... O an ki hissettiğin sinir ve insanlığın içindeki bu lanet alışkanlığa duyulan kin ... Nefretin seni en sonunda dönüşmek istemediği şeye dönüştürür aslında keşke bunu bilseler... Nefret etmek ne kolay değil mi ? Ya değiştirmeye çalışmak ? Hiç değiştirmeye çalıştın mı ?  Derler ya tatlı söz yılanı deliğinden bile çıkartır diye ... bunu daha okul yıllarında öğretirler insanlara ... Ve öyle yetişirler öyle uygularlar sonra da ne mi olur ? Samimiyetin altında yatan samimiyetsizlik.

Açık sözlü olmak yada hissettiğin gibi davranmak ,nasıl düşünüyorsan öyle söylemek sana kaybettireceği bir şey varsa o da hayatında önemli gözüken ama soytarılıkta sınır tanımayan insanları kaybedeceksin. Ve kimin insan kimin sadece insan görünümlü olduğunu anlama yetini sana verecektir. İşte o zaman anlayacaksın yalnızlığın değerini. Mutlu olmak için birilerine değil , ilk önce kendine ihtiyacın var.
Unutmaman gereken bir şey daha , duygularını ve neler hissettiğini dile getirmekten korkma. Aykırı düşünmek , herkesin hakkıdır. Yoksa başka türlü nasıl bu kadar ilerleyebilirdi ki teknoloji ... Hepsi ayrı düşüncelerin eseri ... Hissettiklerini yansıtmanın eseri ... Gerçekleştirmekten korkmamanın eseri ....
         Herkesi sevmeyebilirsin elbette. Sevemezsinde zaten. Ama sevmediğin insanlara seviyormuş gibi muamele yapmaktan vazgeç. Yoksa sonuçları senin tahmin ettiğin gibi olmayabilir. Aynı şekilde sevdiğin insanlara da sevmiyor gibi davranmak ... Eğer bir şey mi var ? Söyle. Merak mı ediyorsun ? Sor. Bir insan hakkında gerçeği yalnızca kaynağına sorarak öğrenebilirsin. Gerisi sadece zannettiklerindir.
 Nasıl bakıyorsan hayata öyle yaşa ve davran. Abartıya kaçmanın ne anlamı var ki ? İticiliğinden öte insanların gözündeki yerin , senin olmayı istemediğin bir yer olur.
Tek yüz neyine yetmiyorken iki yüzlülüğü tercih ediyorlar ???
keşke bunlara da kulaklarımızı kulaklığımızla kapattığımız gibi kapatabilseydik içimizdeki duyguları ...
Ama olmuyor.
 Peki neden ?
Neyse bu kadar yeter galiba değerli vaktinizi ayırdığınız için öncelikle ben teşekkür ederim. Ben kaçar umarım bu yazılanlar sizin için olumlu yönde katkıları olmuştur

DipNot :  Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol / Mevlana. 

x

12 Mayıs 2012 Cumartesi

İyiyim yalanının altında yatan gerçekler

Selam. 

Bugün günlerden 13 Mayıs 2012 günün ilk saatlerindeyken yani gece yarısı uyku da tutmayınca buraya gelip bir kaç satır bir şey yazayım dedim. Sonra belki bir çılgınlık yapıp sabaha kadar oturup film izlerim ve bugünde uyumam falan anca bu kadarı gelebiliyor elimden. Günler o kadar alışılmış ve sadece bir şekilde geçiyor ki yaşamaktan soğuyor insan hele de etrafındaki insanlar onu mutlu etmek için yetersiz kalıyorsa.
    
   Artık her sorulduğunda ''iyiyim'' yalanını söylemekten bıksam da ne bileyim işte alışkanlık olmuş ben o anda hani dünyanın en kötü gününü geçiriyorsam bile iyiyim derim başka da bir şey demem o derece bir yalan söyleme noktasına gelmiş durum. Aslında en iyisi de bu sanırım çünkü söyleseniz bile onların da bir şey yapamayacağını bilirsiniz ama hele de ipne bir arkadaşlarınız varsa o ipne arkadaşlar ilk fırsatta onunla ufacık bir tartışma yapsanız sizdeki ne var ne yok her boku bir bir üstelikte araya kendi senaryolarını da iteleyerek başkalarına yayarlar. En önemlisi acınızı hafifletmek yerine daha da hatırlamanızdan başka bir şey olmaz. O yüzden bırakın derdinizi kimse bilmesin. 

Güzel bir günün ardından gece yatmak için kafanı yastığa koyduğun anda o aklına gelen tüm soru işaretleri ve belkiler insanı daha da yıpratmaktan başka bir şeye yarıyorsa bende facebook hesabımı dondurup bir daha da açmayacağıma dair yemin edebilirim. Bak cidden samimi söylüyorum insanın ömrünü kısaltmaktan başka bir halta yaramıyor o sorular. Bunun yüzünden geceler kabusa dönüşmekle kalmayıp her geçen gün iyileşmek yerine daha kötüye giden düşünceler vardır. Sonraları ise sabah kalktığınızda kendinizi yataktan çıkarmak için yeterince iyi bir sebep bulamazsınız. Etrafınıza veya dışarı baktığınız zaman çevreyi incelersiniz ama her şey normaldir ve ilginizi çekecek her hangi bir şey yoktur. Aileniz , arkadaşlarınız ve yakınlarınız size nasıl olduğunuzu sorarlar. Sizde onlara iyiyim dersiniz. Onlarda kendinden emin bir halde kendi işlerine devam ederler. Sana buradaki gerçeği söyliyeyim durum şu onların farkında yada umurunda bile değilsiniz sadece nezaketen  olsun canım cicim hümanist ayağına yatmak için sorarlar bu soruyu. Aslında sizi gerçekten sevenler ve  tanıyanlar iyiyim yalanını söylediğinizi farkeder ve size gerçekten neyiniz olduğunu sorarlar.

 Şunu şöyle de açıklayabiliriz ; Başınıza bir kaza geldiğinde etrafınıza onlarca insan toplanır. Buradaki gerçek ise onların görmek istediği sizin orada can çekişinizdir. Sizin ne hissettiğiniz , onların zerre kadar umurlarında değildir. Nasıl olduğunu merak ederler ama nasıl hissettiğinizi sormazlar. İntihar durumlarındada değişen bir şey yok. Mesela bir yerden atlayıp gebermek isteyen insanın başına bir sürü sığır beyinli boş kafalı insan toplanır. Onların da orada görmek istediği sizin oradan atlayıp bunu da telefon denen zımbırtılarla çekip Face ye koyup ordanda mal mal '' ayyy buradan adam intihar ediyodu ne kadar kötü bişey kim bilir ne derdi vardı '' diye durum güncellemeyi planlayıp +50 beğeni almak istemesidir. 
  Düşündüm de siz başkalarına kızıyorsunuz neden dünya böyle adaletsizlik var diye ama azıcık düşünün bi bu durumu bu hale getiren gene o sizin 5 para etmez bencillik içeren düşünceleriniz değilmi ? Siz artık neyin hümanistliğinden sevgisinden osundan busundan bahsediyorsunuz ki ? Canım benim şunu kafana iyi yerleştir bunlara tanık oluyorsun diye kendini hümanist yada insan hakları koruyucusu geleceğin örnek insanı falan sanıyorsan çok sürrealist hayaller kuruyorsun demektir. 


  İnsan insanın aynasıdır derler ama kendi kusurlarını görmeyip başkalarında kusur arayanlar var. 
Ulan hepimizi Allah yaratmadı mı sen kimsin de onun yarattığını beğenmiyorsun yada ıyy bu ne böyle diyorsun ? Yada her insanda illa ki bir kusur arıyorsun şu lanet olası ön yargıların yüzünden ? 
 Daha iyisini yapabilirimisin _? Hayır yapamazsın o yüzden eleştirmeyi kesip saygı duyacaksın. 
   
  Şu anda bile ne kadar zamanımız var bilmiyoruz her insanın bir üretim tarihi ve bir de son kullanma tarihi vardır. Ama bu ürünlerdeki gibi üstümüzde orda burda yazılı değildir. En azından son kullanma tarihi. 
 Birine iyilik yapmak için size iyilik yapılmasını beklemeyin.
 Sevdiklerinizin değerini anlamak için onları kaybetmeyi beklemeyin.
 Sevmek için sevilmeyi beklemeyin.
 Dostunuzun değerini anlamak için yalnız kalmayı beklemeyin.
 Gençliğin değerini anlamak için yaşlanmayı beklemeyin.
 Gülmek için mutluluğun gelmesini beklemeyin.

Çünkü bu hayat beklemek ve pişmanlık için çok kısa. 

 Her geçen gün sıkıcı gelsede artık katlanacak kadar gücünüz kalmasa bile bırakın tekrar ve tekrar gülümsemeye çalışın. Bırakın insanlar merak etsinler nasıl bu kadar güçlü olduğunuzu. Onlara zayıf noktalarınızı ve zaaflarınızı gösterdiğiniz an özgürlüğünüzü de kaybedersiniz o yüzden sakın böyle bir hata girişiminde bulunmayın. Bunun nedeni ise her zaman hayatınızda sizi düşürmeye çalışan insanlar olacaktır bunun kimler olduğunu önceden sezmekte size bağlıdır.

 Dostları ve bazı insanları biz seçemeyiz. Ne zamanda karşımıza çıkacaklarını bilemeyiz. Bazen öyle insanlar tanırız ki hayatımızı derinlemesine etkilerler geçmişe dönüp baktığımızda aradan zaman bir uçurum gibi gelip geçmiştir. Tabi o uçuruma neden olacak ne tür bi değişiklik yaptıysanız hayatınızda yada siz yapmadan olmuşsa düşündüğünüz zaman iç geçirirsiniz birden bilmiyorum geriye dönüp bakmak ve eskiden dinlenilen müzikleri dinlemek ... Aslında eskiden dinlenilen müzikleri dinlemek daha tuhaf bir his yaratıyor bi bakıyosun tarzı tamamen değiştirmişsin böyle falan ehehehe. 

 Bazı günler insan uyanınca o yatağın içerisinden kalkmasının en az 2 saat falan aldığı zamanlar vardır. heh işte o günler varya o günler ağır depresyon başlangıcıdır sevgili okuyucular buranın altını çizin eğer böyle bir probleminiz falan varsa nasıl olcak bilmiyorum ama ilgilenin bu problemle. Tabi bunun sebebi de gece insanı uyutmayan o belkilerle yada soru işaretleriyle aynı sebeptendir. Şimdi ben size belkilerle uğraşmak yerine gidin normal olaraktan öğrenin desem gene bir fayda etmez biliyorum. Bu tür insanların nasılsın diye soru sorduğunuzda direk vereceği cevap'' iyiyimdir ''ama yalan. Bunun yalan olup olmadığını gece kaçta yattığını sorarak anlayabilirsiniz. 

 İşin acı gerçeğide şudur birisi hakkında gerçeği öğrenmek istiyorsan muhtemelen o kişi gerçeği sorman gereken en son kişi oluyor. 

 Sorunun kaynağını şimdi anladınız mı ? Şimdi siz bu durumu tersine çevirin ve o en son kişiyi ilk kişi yapın ve gerçeği o kişinin kendisinden öğrenin. Sağdan soldan ordan burdan duyumlarla sadece geceleri uyku problemi çekmenize yol açar. He bide iyiyim yalanını söylemenize. Şimdi size diyorumda ben yapamıyorum bari yapabilen yapsın diye söyledim niye başkasına engel olayım ki dimi yani.
  
Aslında konuyu tamamladım ve burada kesmem gerekirdi ama hala içimde yazıya devam etme isteği var sanki bir kaç bir şey daha söylemek zorundaymışım gibi hissediyorum biliyorum bu dediklerimi yazması kolay uygulaması zor ama şu ihtimal de var bunları yapmaktan kaybedeceğiniz bir şey varsa oda ''Belki '' diye kendinize sürekli sorduğunuz , gece uyumadan önce o kafanızın içindeki koyunları yiyen tilkileri kaybedeceksiniz.

 Şimdi final sorusunu soruyorum. 

senin önüne problemlerini ve çözümünü sundum. Hayatına uygulayıp uygulamamak sana kalmış eğer 
gerçekten iyiyim demek istiyorsan git sorunun falan ne varsa yüzleş , kurtul. Eğer iyiyimi yalan olarak söylemeye devam etmek istersen de bu teklifimi bi düşün derim ve hayatına devam edersin.
Öyleyse ;
Yalandan iyiyim demeyi mi tercih edersin kederinle yoksa gerçekten iyiyim demeyi mi tercih edersin ? 
Seçim senin. 
Dipnot : Sen başla sonuç alırsan gelicem ehehehe. 
Neyse benden bu kadar kendinize iyi bakın diyoruuum ve yazıyı burada sonlandırıyorum. Cesaret sizinle olsun :) 

1 Mayıs 2012 Salı

Bilgilerin İlacı

Selam sana bu satırları okuyan aynştayn adayı güzel insan ,
 ehehehe bu seferde böyle bir giriş yapayım dedim tuhaf tuhaf bakıyosunuz belki ama ne bileyim işte her gün her gün aynı şekilde giriş yapmaktan bıktım. Günün tarihi ise 1 Mayıs 2012 Salı günü. Diğer adıyla işçi bayramı. Ki ne tesadüf Illuminati nin kuruluş yıldönümü bugünde tabi entellerin kaynaklarında öyle. Neyse burayı geçte benim asıl anlatmak istediğim konuya geçiş yapalım. 
 
   Son zamanlarda sosyal ağlarda Hasan Mezarcı , yetişkinlerin diliyle Namı değer İsa - Mesih ( tanınmayla söylüyorum ) ergenlerin diliyle ise fıkrasına gülünmeyen adam. Bu konuyu açmamın nedeni , ortada ters bir şeylerin dönüyor olması. Şimdi de vikipediden kısaca bu adam hakkında yazılanlara bakalım 

Mobil olanları da düşündüm o yüzden bir kısa özet geçeyim.
Bu adam şimdi 1954 yılında nur topu gibi bir bebek olarak dünyaya gelmiş imam hatip falanda derken Ankara üniversitesinden İlahiyat fakültesini kazanmış. vs. vs. vs. buralarını geçiyoruz buradan çıkarılacak anlam yani adam bu alanlarda kendini geliştirmek için var gücüyle çalışmış. Suratına baktığınızda ilk düşüneceğiniz bu adam karıncaya bile zarar veremeyen adam olur. Farklı düşünenlerde vardır ama böyle hani ne bileyim işte İyi kalpli biri. Ki siciline baktığımız zamanda öyle biri gibi gözükmekte. İşte asıl olay bundan sonra başlıyor bu şahıs Türkiye Büyük Millet Meclisine girdikten sonra yakın tarihle ile ilgili bir tartışmalı konuları gündeme getirmesiyle dikkatleri çekip partiden şutlamışlar. Bide bu da yetmediği gibi hapis cezasına çarptırmışlar. 
 Sonradan da bu nur topu gibi adamcağız bunalıma girip içine kapanmış ve yalnızlaşmış. Sonra da Almanya da kendisinin isa-Mesih olduğunu idda etmiş. 

 http://mesih.de/ siteye girmeden önce bir euzü besmele çekin. 

 Asıl soru şu ; bu adamı bu hale getiren neydi ? 

Cevap ; 2 seçenek var. 1. si ya adam çok duygusal hapse girmeyi ve yanlız kalmayı kaldıramayıp kafayı sıyırdı , 2. si ise açtığı konunun gizliliği nedeniyle dikkat çekmesin diye ilaçları dayatıp delirmesini sağladılar. 
 Çünkü mantıklı düşündüğünüzde hiç bir insan kolay kolay deliremez. Mutlaka ortada ters giden bir şeyler vardır ve buda birilerine batıyordur o yüzden yapılması gereken ise onu oradan kaldırmak olur. 

Şimdi birde buna göz atın ; 

NECİP Hablemitoğlu cinayetinde Ergenekon parmağı olup olmadığı araştırılırken, örgütün deşifre olmasını sağlayan Doç. Ümit Sayın’ın bilgisayarından Hablemitoğlu’nu ‘davaya ihanet etmekle suçladığı’ yeni MSN kayıtları çıktı. Sayın ile Açık İstihbarat yazarlarından Cumhur Erdin ve KTB’nin web sitesini yöneten ismi belirsiz bir kişi arasında geçen chat konuşmaları özetle şöyle: 

(Sayın ‘xyz’, Erdin ‘barbaros’ rumuzunu kullanıyor) 

xyz: sonuçta gizli örgütlenip, bizim düşündüğümüz bazı eylemleri yapmadan hiçbir yolu yok 

xyz: yani gerekirse silahlı. 

xyz: Dünyadaki en büyük güç nedir biliyor musunuz? 

xyz: Gizlice ADAM ÖLDÜREBİLMEK. 

xyz: yok erken ölmesi sakıncalıysa, dayarsın ilacı mezarcı (kendisine zihin kontrolü yapıldığını iddia eden eski milletvekili Hasan Mezarcı’yı kastediyor) gibi isa musa yaparsın... 
 
   Adama resmen dayamışlar ilaçları dayamışlar suçlamaları bildiğimiz halk dilinde zihin kontrolünü ,iradesinin içine etmişler e sonradan tabi önceki dediklerinin ne anlamı kaldı ki deli diye gezdirmişler ortalıkta dikkat çekmesin diye. Tekrar söylüyorum banane falan demeyin bunları anlatmamın sebebi nasıl bir dünyada yaşıyoruz diye görün anlayın diye , hani n'oldu lan basında sansür yoktu ? Gökyüzünde havai fişekler yüzlerde v for vendetta maskeleri ellerde klavyeler özgürüm özgürüm diye gezinirsiniz anca siz. Bumu lan sizin özürlük anlayışınız ? Anca bu olur zaten.
     Siz bunları yaparken hükumet neler neler yapıyor bu anlattığım sadece işin görünen kısmıydı ya diğerleri ? Size gerçeği göstermek için , kim olduğunuzu hatırlatmak için çabalayan insanlar hayatlarını heba ederken sizin tek yaptığınız iradenizi elinizden almaya çalışan kişilere prim vermeniz. Nasıl mı ? onların şarkılarını dinleyerek onlar gibi giyinerek onlar gibi davranarak ... daha yetmedi mi ? Toplumda sürü psikolojisi diye bir şey vardır. Bu bir markayı sevilen biri alıyor diye milyonlarca kişinin alması gibi. Nutella da öyle , öncedende vardı bu. Ama nedense şimdi herkesde birer hastalık falan olmuş olum nerden türediniz lan siz ? Hani tamam puta ineğe ota boka tapan varda yemek için tapanıda çıkarttınız ya diyecek bişey bulamıyorum. Ulan tadı güzelse yersin bildiğimiz sürülmelik çikolata hani ölmene yada tapmana ne gerek var oldu olacak bi tarafına sok bari. depresyondaki ergen beyinliler yok efendim sevgilisi terk etmiş yok efendim depresyona girmiş yemesi gerekiyormuş. Sen gel bokumu ye. Onca insan ne onca insanı ya bi avuç insan var şurda bu insanlığı gidişati değiştirmeye uğraşır bunlar marka takıntısı yada boş işler derdinde. Sonrada dersiniz ama bu hükumet çok yanlış yiaa yada bunun gibi  kendini entel göstermeye çalışan sistemde yokmuş gibi davranmaya çalışan ama bi boka yaramayan insan tiplemeleri. Sen ilk önce kendi yaşamını değiştir diyorum. Çevren o zaman değişecektir zaten. 

 Sizce nasıl bir dünyada yaşıyoruz hiç düşündünüz mü ? Hayır düşünmediniz. Eğer yeteri kadar düşünseydiniz şu an işler böyle olmazdı. Bu dünyayı yöneten insanlar sizin bilinçli olmanızı istemiyor , farklı düşünen insanlar istemiyorlar yada farklı projeleri olan insanlar. O senin Fuck The System demenle de sisteme hiç bir şey olmuyor kısacası lafla peynir gemisi yürümez klavye delikanlım. 

  Bak gel şunu önce sakin sakin anlatalım. Prison Break izlemiş miydin ? bu dizide izleyenler bilir 1. sezonda Haywire adlı bir mahkum vardı. Bu adamın uyku problemleri falan çeşitli sebeplerden deli olduğu düşünülürdü bu yüzden de çeşitli ilaçlar verilirdi. Bu ilaçlar sandığınız gibi bir hastayı iyileştirmez. Hasan Mezarcı ya da tahminen bunun gibi bir şey olmuştu konuyu iyi getirdim buraya ehehehe.  Bu ilaçlar insanı sakinleştirirken aynı zamanda beyne de zarar verir çünkü hissettiğimiz gördüğümüz dokunduğumuz her şey beyinde yani zihindedir. Bazı ortalıkta gezinen ameleler var ''ya bu ağrı kesici neremizin ağrıdığını nerden biliyo yeaa '' şeklinde. Senin soluduğun atomu bende soluduğuma utanıyorum lan. Azıcık mantık var. Neyse bu espiriyi yapan şahıs sende gel açıklıyorum burda. Bazı alınan yada çoğu antidepresan ilaçları sakinleştiriciler , yatıştırıcılar bunlar aynı zamanda insanda zamanla beyin hasarı oluşturur. Ki eğer bağımlılık yaparsa kişi o ilaçları almadan duramaz. Çünkü beyin bir kere hasar görmüştür artık fayda etmez bırakamaz. o yüzden mümkün olduğunca ilaç kullanımınızı azaltın. 

 Kötü niyetli insanlarda size böyle ilaç misalinde bilgiler dayatıyor ve sizde o bilgilere alışıyorsunuz. Sonradan birden o ilaçları almayı kesince ne oluyor ? ( yani gerçekleri öğrenmeye başlayınca ) rahatsız olursunuz. kabul edemezsiniz durumu ve derhal ilaç istersiniz onların kontrolüne verirsiniz kendinizi bu acının dinmesi pahasına. çünkü gerçekler acıdır. Ve bu acıyı dindirmek için ilaç verirler size. Bu ilaçları kullanmazsanız onların tabirinde delirirsiniz. Kendi tabirinizde eğer acıya katlanabilirseniz özgür olursunuz. Diğer insanlara baktığınızda onların mutlu olduğunu görünce içiniz acır ,imrenirsiniz. Ama gerçeği bilmekten gurur duyarsınız. Ve bu durumu nasıl hissettiğinizi başkalarıyla da paylaşmaya karar verirsiniz. Onları da sizin gibi olmaya imrendirirseniz eğer , Sizi tehdit olarak görür hükumet. Ve imha etmek için her türlü suçlamayı , dinlenmemek için her türlü iftirayı atar. En sonunda ise sistemin o kadar çok kölesi ve aracılığı (medya ) vardır ki artık bir bakarsınız ki kendinizi olmamanız gereken yerde bulursunuz.
 

 Başkasının sizi uyandırmasını beklemeden , kendiniz uyanın.

 Beklemeyin , Çünkü ne kadar zamanınız var bilmiyorsunuz.

Tek yapmanız gereken onların verdiği ilaçları kullanmamak.

 Ve unutmayın , acınız ne kadar büyük olursa olsun , dışlansanızda , yalnız da hissetseniz , Özgür olmak , bunların hepsine değecektir. 

 Onların yaptıklarını insanlık için kendinizi riske atın demiyorum yazdıklarımda yanlış anlaşılmasın. Sadece iyiyle kötüyü hangisinin doğru veya yanlış olduğunu bilip sizin iyiliğiniz için çalışan insanlara karşı destek çıkıp duyarlı olmanız , İnanın onlar biz olmadan bir hiçtirler. O gözünüzde büyüttüğünüz örgütler şirketler hep sizin yardımınızla gelir oralara. Ve aynı şekilde onların düşüp düşmemesi de size bağlıdır. Size onların iyi yaşaması için ilaç verirler. Onlar 10 kişinin rahatı için milyonları katledecek türde bir insandır. Filistin gibi ülkeler yeterince örnek değilmi ? nerden biliyorsunuz 10-20 yıl sonra aynı şeyi bize de yapmayacaklarını ? 

 Düşünün , aykırı düşünmekten korkmayın. 

 Etrafınızdaki insanların yaptıklarını gözden geçirin ve asla ''Banane'' demeyin. 

 Unutmayın, bunlar sizinde başınıza gelebilirdi. Yada bir sevdiğinizin. 

Yardım etmekten çekinmeyin. Bir mum diğer mumun ışığını yakmakla hiç bir şey kaybetmez. 
 
 Sizin problemleriniz başkalarının da problemleri.  yaşamınızın ne kadar çevreye etkisi olduğunu görünce bunu daha iyi kavrayacaksınız. 
 
Neyse şimdilik diyeceklerim bu kadar bir dahaki yazıda görüşmek üzere vakit ayırdığınız için öncelikle teşekkürlerimi iletip bilgi sizinle olsun kendinize iyi bakın diyerek yazımı burada sonlandırıyorum.

 Dipnot : imzaya gerek varmıydı la O.o 

13 Nisan 2012 Cuma

Düşünceler ve Bilgisayar mı yoksa Kitap mı ?

Herkese benden selam sevgili okuyucular 


 İlk önce konuşmaya başlamadan önce bir tarih söyleyeyim. Evet bu gün günlerden 13 Nisan 2012 ve hava yavaş yavaş kararmaya başlarkende ben bu satırları yazıyorum. Az öncede zaten tam film izlicektim ,baktım açılmadı bende buraya uğrayıp bi iki şey yazıyım dedim ehehehe. Geçende tarihe bakayım dedim bu ay 13. cumaya rastlamışız gençler herkes kendine sığınacak bi yer bulsun sığınaklara demeyi düşündüm ama onu da demeyeceğim. Hani olur ya böyle ona buna uğursuz diyen insanlar aslında bakmayın onlara onların kendi düşünceleri uğursuz. Neyse herkesin düşünceleri yaptığı her ne kadar kendine olsa da çevresine de etkisi olabiliyor. Bu da demek oluyor ki illa ki iyilik yapmak için birini tanıman gerekmiyor sonuçta herkes senin gibi düşünmese ve davranmasa bile ortak bi yönünüz var buda aynı duyguları hissediyor ve paylaşıyor olmamız. Kimi daha az kimi daha çok. 
  O yüzden karşındaki kişiyi anlayamıyorsan sırf anlamıyorsun diye onu aptal diye sınıflandırmanı gerektirmiyor. Çoğu kişi farkında olmasa da bunu yapıyor ve buda karşısındakini öylesine kırıyor ki doğal olaraktan o kişide insanlara karşı ister istemez bir kin beslemeye başlıyor. Hele de bunu bir çocuğa yaparsanız neler olacağını siz tahmin edin. İleride de sizin kötü insan , kalpsiz suçlu vs. vs. diye adlandırdığınız bir kişilik halini alıyor. Çünkü zamanında onun kalbini kırmışsınızdır. Farklı fikirleri ve düşleri olduğu için dışlanmıştır. En önemliside ona hayallerinin saçmalık olduğunu söylemişsinizdir. Şimdi siz o kendinizi kişi yerine koyun. ne hissedersiniz ?
 Örneğin sen bilirmisin inandığın bir şeyin elinden alınmasının ne kadar acı olduğunu ? O an seni dışladıkları zamanda o anın yarattığı yalnızlık duygusunu ?  Biliyorsunuz yada bilmiyorsunuz ama sırf siz başaramadınız diye başkalarının da başaramayacağını söylemeye hakkınız yok işte. Siz bu durumu kabullendiniz diye onun da kabullenmesini istemek biraz bencillik olmuyor mu sencede ? Sonrada kalk şimdi o çocuktan vatana millete hayırlı evlat olmasını ülkeyi kurtarmasını iste. Siz onu dışlarsanız farklı düşüncelerini elinden alırsanız onu yasaklarsanız o çocukta sizin istediğiniz şeyleri yasaklamaya kalkar ve zamanla size karşı kin biriktirir. Sonra da şikayet edersiniz ama ülkenin durumundan. E canım ciğerim bunun olmasını isteyen kimdi ? Hep robot gibi hareket edip düşünen insanlar mı kurtaracak sanıyorsun bu dünyayı işin gücün yokmu lan senin ? Sen bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre mi yargılyorsun o kadar mı kafan çalışmıyor senin ? 


 İşin en acı tarafıda şudur tarih kendini tekrar eder bu bir gerçektir. Denge için iyilik ve kötülüğün bir olması , dengede durması gerekir. Ama günümüzde bu denge kötülük seviyesi yani öyle bir dereceye gelmiş ki öyle dayatmalar yapılmaktadır ki insan ufacık ta olsa bir farkına varsa her gün şükür namazı kılacak seviyeye gelir Sonum onlara benzemedi diye. Yani şunu demek istiyorum şu an kendini ve başkalarını önemse. sen yapamıyorsun diye başkalarını da engellemeye onun da düşlerini kırma gibi bir lüksün yok. Sende insansın o da insan düşünceleriniz veya yaptıklarınızın birbirine benzemesini kesinlikle ve kesinlikle bekleme çünkü olmayacak öyle bir şey duyguların ortak olabilir ama düşünce yapıları farklıdır. Düşünsene bi Allah aşkına aynı olsaydı neler olurdu ? ne kadar korkunç geliyor kulağa değil mi ? herkes aynı ve hiç fark yok. Ona güzel olan sana belki kötü olabilir ve gereksiz gözükebilir. Ama o onun için güzeldir ve gereklidir. Onun içinde senin yaptıkların kötü ve gereksizdir. Bu tabiatın kuralında var bir kere sen ne dersen de sürekli aksini düşünenler çıkacaktır ve bende o farklı düşünen insanların yandaşçısıyım sen ne dersen de umurumda bile değil Robot sürüsü olan bir millete hep aynı yapılan yalan yanlış kulaktan dolma dayatmalara karnım tok benim. 


  Günümüze baktığımız anda geleceğin bir robot sürüsünden oluştuğu yakındır eğer bu durum değişmezse. 
 Şimdi bir örnek olaraktan dersteyiz öğretmen üç beş arkadaş seçiyo tahtaya çıkartıp belli bir konuda bir anlatım yapmalarını istiyor. Hep aynı kısır döngü dönüp dolaşıp aynı yere getiriyorlar cümleyi ya yemin ediyorum hayran kaldım. özellikle kitap okuma ve bilgisayar alışkanlığı konu olduğunda hep aynı cümleleri duyarsınız '' bilgisayar bizim için zararlıdır derslerimizi çalışmamızı engeller zamanın nasıl geçtiğini anlamayız onu doğru şekilde kullanmalıyız sadece bilgi için kitaplar ise doğru bilgiyi taşır internette genellikle yalan yanlış bilgi... '' tamam abiler ablalar kardeşler dayılar amcalar mafyalar örgütler tarikatlar artık her neseniz burda kesiyoruz cümleyi. Hepimizin okul döneminde bu anlatım bir klasiktir. Buradaki anlatılmak istenen kitaplar doğrudur bilgisayar yanlış. Ulan şimdi bak ne güzel küfür etmeden yazdım şimdi burda neyse tamam sakinim
        
  Peki canım ciğerim o bilgisayardaki internetteki bilgileri yazan insanda kitaptaki bilgileri yazan uzaylımı lan niye arada fark oluyor ? Kitaptaki bilgiler niye doğru da bilgisayar yanlış söylüyor ? burada bir sakatlık var. 
 Bak sana açıklayayım şimdi ikisi arasında tek fark biri ekrandır diğeri ise sayfa. Her ikisinide insan yazmıştır. İlla Kitaptaki bilgiler doğru olacak diye bir şey yok aynı durum bilgisayarda da geçerli. Sonuçta bir konuda araştırılmış ve ortaya bir şey konmuş hangisinin doğru olup olmadığını sen seçesin diye. İkisindede aynı eleştiri vardır. Ama tabi sen n'apıyorsun biliyormusun söyleyeyim Google ' ye girip oradan araştırmak istediğin konuyu yazıp orada çıkan ilk sayfaya tıklıyosun oradaki konuyu okuyosun yada vikipediden sonra diyosun internette az bilgi var tam araştırılmamış yiaa vs. vs. diye bahane üretip kendini kandırıyorsun. Cancağızım bak orada arama sonuçlarının altında kaç bin tane sonuç var diyor hiç diğer sayfalara da gidip bi göz attınmı illa ben mi göstericem onuda Kitapta şöyle bir olay var adam oradan burdan araştırıyor araştırma aynı yerler mekan aynı ama yazış yeri farklı onları kitaba döküyor sende sonuna kadar okuyorsun ama bilgisayar olsa ilk sayfaya bakıp çıkıyorsun ordan da direkt oyunlara gidiyorsun sonrada diyorsun vay efendim zaman niye bu kadar çabuk bilgisayar zamanımızı çalıyor. Senin ağzına mavi banyo terliğiyle vururum. Hem üşenip ilk sayfada böyleyse diğerlerindede böyledir deyip çıkıyorsun hemde kendi canının istediği oyunu açtıktan sonra bilgisayar zamanımızı çalıyor deyip şikayet ediyorsun ama o zamanı ona çaldıran sensin aynştaynım benim. 
 O bilgisayar sana boş boş vakit öldür diye değil bilgi bulmanda kolaylık olsun diye verildi. Kitaplarda aynıdır. İlla ki kitap olduğu için bilgininde direkt olarak doğru olacak diye bir kaide yok. Sonuçta o da insanın kendi görüşüdür ve onun görüşüyle kendi görüşünü kıyasla diye yapılıyor bu. Ben bilgisayarı övmüyorum sadece biri doğrudur biri yanlıştır demenin yanlış olduğunu söylüyorum sonuçta ikisini de insanlar araştırıp yazıyor zaten. 


        Bide onun dışındada şöyle bir olay var ders kitaplarındada adam tarihi öyle bir anlatıyor ki sanarsın o şahıs o dönemi görmüş geçirmiş. İnsanda azıcık şüphe duygusu olur ama bizimkilerde oda yok. Lakin çok kitap okuyup araştırma yapıp farklı kaynaklardan yararlanan insan bilir bu işte bi terslik olduğunu çünkü farkındaysanız tarih hakkında binden fazla rivayet hikaye ve efsane vardır. o arkeolog bile olsan sonuçta tarih tarihtir yaşamamışsındır bilmiyorsundur hiç bir şeyden emin olamazsın. M.Ö. bilmem kaç bin yıl öncesi sonuçta o kadar bilgi nereden geliyor düşündün mü kalıntılardan yazılardan ordan burdan ele alınarak incelenerek kendi senaryolarını oluşturuyorlar. aksini söyleyen klavye delikanlısı çıkıp anlattırıcam sana evladım 
    
    Uzun lafın kısası hepsi aynı bokun lacivertleridir. Sadece hangisinin doğru olup olmadığını seçmek sana kalmıştır. 
  Cümleten hayırlı akşamlar kendinize iyi bakın bilgi sizinle olsun ehehehe ben kaçtım.