1 Haziran 2012 Cuma

Samimiyetin altında yatan samimiyetsizlik.

Selam sana Brütüs.
Bugün günlerden 2 Haziran Cumartesi saat ise sabahın olmuş 6 sı. Teknik olarak 7 ye doğru yaklaşmakta da neyse geç burayı. Geçmeden önce ufak bi hatırlatma da yapalım. Bu saatler Facebook ' un en sessiz ve sakin olduğu saatlerdir. Aynı zamanda sokakların ve çevrenin. Bu saatlerin havası bir başkadır aslında pencereden çıkıp dışarıya baktığınızda içinizde nedenini bilmediğiniz bir huzur hissedersiniz. Genellikle bu hafta içiyse ve emekli değilseniz sizin için normal olarak yorucu bir günün başlangıcıdır. Ama haftasonları ise kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir duygu yaşatır size. Hemen o gün yapacağınız plan ve programı zihninizde canlandırırsınız. Fakat nedense insanların %80 i o programladıkları gibi bir gün geçiremezler.
 Haziran ayı da geldi çattı işte. Oysa daha dün gibi hatırlıyorum 2012 ye girdiğimiz ilk günleri...
 Bundan yaklaşık 1 hafta sonra gibi öğrenciler evlerine karne ile dönüyor olacaklar. Kimisi aldığı kötü nottan dolayı ailesine ne yalan söyleyeceğini düşünürken kimiside aldığı takdirname belgesinden dolayı onu ailesine göstermeye can atıyor olacak. Ama genellikle bu söylediklerimden ilki olacak.

     Geçtiğimiz haftalarda bende Çanakkale ' ye gitmiştim. Ve gitmeyenlerin de gitmesini tavsiye ederim.
Yolculuk sırasında kulağımda kulaklığım , elimde mp3 'üm kafamda düşüncelerim falan yanımdaki arkadaşta bi ara öküz gibi uyuyodu sonra kalktı döndü bana dedi '' kanka ya sen müzik dinlemekten sıkılmıyomusun ''
   Bir anda kendimi dünyanın en aptal insanı gibi hissettim. Neden biliyomusun.? Durum o değil ,müzik dinlemeyi bile konuşmasına tercih ettiğim insana gavat gibi '' kanka '' demem. Sıçayım böyle samimiyetçiliğine bi kere insan konuşmasına tahammül edemediği insana neden kanka der ki ? O an kendime kızdığım kadar başka hiç kimseye kızmamışımdır. Aslında sonradan farkettim benim hiç arkadaşım olmamış lan. Aslında hep yalnızmışım ve sadece onların ihtiyacı olduğunda aranan bir isim olmuşum. O kanka dediğim kişiden yolculuk sırasında çok şey öğrendim insanlar hakkında. Sadece işte o 23 saat içinde yani toplam gezi sırasında.
  Sevgili klavye başındaki bu satırları okuyan eleman , aynı hataları sende yapmamak istiyorsan işi gücü falan bırak şurda iki bişey anlatıcam. Sonra demedi deme ehehehe.
       Neyse konuyu saptırmadan geri dönüyorum. Bak evlat sana tavsiye eğer kızsan asla asla ama asla kendine aşırı duygusal , kafayı aşkla bozmuş , sürekli sevdiği çocuktan bahseden bir kızla kanka falan olma. Sana nedenini açıklayayım Çünkü o kız için 2. plandasınız artık kankası olabilirsiniz ama unutmayın sizi sadece sevgilisi olmadığı zaman yada sevgilisi hakkında konuşmak için arayacaktır. Yani sizi bunun için kullanır kendini iyi hissettirmek için. Sizin nasıl olduğunuz onun umurunda değildir aslında. Ona kendinizden bahsedin 10 dakika içinde dönüp dolaştırıp konuyu gene kendi sevgilisine getirecektir. O arkadaşın varya kafasına, Nutella diye gözünüzde büyüttüğünüz çikolatayı fırlatıp beynini dağıtmak istiyorum. Hayatımda onun kadar bencil bi insan görmedim azıcık bi susta ''kankam '' dediğin kişiyle ilgilen bencil aşufte seni. Sanki burada bizim problemlerimiz yokmuş gibi sadece kendini düşünen insanlar kadar itici bir şey yok. Ben bile problemlerimin en yüzeyini bile anlatmaya çekinirken sırf onu tedavi etmeye çalışmak ... Bu insanı öldürür.
   Bende sonra onu takmamaya başladım tekrardan kulaklığımı taktım ve kendimi müzikle beraber kafamdaki problemlere adadım. Asıl sorun şurda ; duymak istemediğiniz şeylere kulaklarınızı kapatabilirsiniz ama hissetmek istemediklerinize kalbinizi kapatamazsınız. İşin en acı tarafı da budur. Sonra da bir bakarsınız dostum dediğiniz kişi bırakıp gitmiş başka dostluklara doğru halini hatrını sorsanız suratınıza bakmazlar. En çok konuştuğunuz kişi ise oluyo hiç konuşmadığınız... Aklıma Cem Adrian ' ın Herkes Gider Mi ? şarkısı geliyor birden ... Gider be yoldaşım hemde sana özlettiği hatıralarını bırakıp ta gider...
 21. YY ' da sırf samimi olsun diye kullandığınız yada kullandığımız desem ben şuna '' kanka , canım , cicim , herşeyim vs. vs '' bunların varya %80 i yalan. Sadece hoşuna gittiği için söyleyen yalakalıkta Professional Oscar almış kişiler.
   
        Ota boka her gördüğü insanlara ''her şeyim '' diyen insanların mal varlıklarının açıklanmasını talep ediyorum.
O her şeyim dediğiniz kişiler varya sizin en kötü anınızda defolup olup giderler sen daha neyin kafasını yaşıyorsun anlamadımki. Sen gene yalnız ağlarsın , onlar hep beraber gülerler. Şimdi sana soruyorum. Nerdeler lan onlar '' her şeyim '' dediğin insanlar ? Eğer yoksalar , sen bir hiçsin demek.
 Kullandığın kelimelere kelime deyip geçiyorsun ama onların ne anlama geldiğine dair en ufak bir fikrin bile yok.
 İnsan hata yapa yapa doğruyu öğrenir derler , ama o hatadan ders çıkarmayı hiç düşünmezler. O yüzden hep hatayı tekrarlarlar.
Eğer bir gün kulağınızda kulaklıkla müzik dinlerken ''kankam '' dediğiniz kişiyi takmamaya başladığınız zaman artık o kişi sizin için önemli biri olmaktan çıkmış demektir. Çünkü bilirsiniz o 3-4 dakikalık şarkının verdiği huzuru vermezler.
Bazı insanlar da sırf onların dertlerine çözüm bulmanız için sizi dinlerler. Ama sizin bunu fark etmemeniz için Size samimi sözler söylerler. Size bunun için yalan söylerler.
Ve böyle bir durumda gerçek bir '' dost '' gerçek bir samimiyetçilik bulmak iğneyle kuyu kazmaktan başka bir şey değil. Yemişim lan öyle samimiyeti. Dost dediğin insan , yanında düşüncelerini sesli söylemekten çekinmediğin insandır. Ama şimdi bunu burda uygulamaya kalksan , en ufak bir tartışmada senin o tüm düşüncelerini döker saçar etrafa sende öküz gibi ortada kalırsın. Gelde kırma şimdi bu elemanın ağzını burnunu.
 Samimiyetsizliğin en çekilmez tarafı ise birinin menfaatlerini kullanarak ona karşısındakinin istediği gibi davranmasıdır. Genellikle kişiliksiz insanların başvurduğu en sık yöntemdir. Düşünsene bi biri senden ona yardım etmesini istediği konuda senin menfaatlerini kullanarak sana samimi görünmeye çalıştığını...
 Bu hayatın en çok iş - çalışma kısmında ortaya çıkar. İzlediğimiz reklamlar bile öyle lan. Sırf sen o ürünü al diye sırf ceplerine para girsin diye bin bir türlü söz söylerler. Ama ürünü aldığında ise abartıldığı kadar olmadığını anlayınca o an ki hissettiğin duygu ... O an ki hissettiğin sinir ve insanlığın içindeki bu lanet alışkanlığa duyulan kin ... Nefretin seni en sonunda dönüşmek istemediği şeye dönüştürür aslında keşke bunu bilseler... Nefret etmek ne kolay değil mi ? Ya değiştirmeye çalışmak ? Hiç değiştirmeye çalıştın mı ?  Derler ya tatlı söz yılanı deliğinden bile çıkartır diye ... bunu daha okul yıllarında öğretirler insanlara ... Ve öyle yetişirler öyle uygularlar sonra da ne mi olur ? Samimiyetin altında yatan samimiyetsizlik.

Açık sözlü olmak yada hissettiğin gibi davranmak ,nasıl düşünüyorsan öyle söylemek sana kaybettireceği bir şey varsa o da hayatında önemli gözüken ama soytarılıkta sınır tanımayan insanları kaybedeceksin. Ve kimin insan kimin sadece insan görünümlü olduğunu anlama yetini sana verecektir. İşte o zaman anlayacaksın yalnızlığın değerini. Mutlu olmak için birilerine değil , ilk önce kendine ihtiyacın var.
Unutmaman gereken bir şey daha , duygularını ve neler hissettiğini dile getirmekten korkma. Aykırı düşünmek , herkesin hakkıdır. Yoksa başka türlü nasıl bu kadar ilerleyebilirdi ki teknoloji ... Hepsi ayrı düşüncelerin eseri ... Hissettiklerini yansıtmanın eseri ... Gerçekleştirmekten korkmamanın eseri ....
         Herkesi sevmeyebilirsin elbette. Sevemezsinde zaten. Ama sevmediğin insanlara seviyormuş gibi muamele yapmaktan vazgeç. Yoksa sonuçları senin tahmin ettiğin gibi olmayabilir. Aynı şekilde sevdiğin insanlara da sevmiyor gibi davranmak ... Eğer bir şey mi var ? Söyle. Merak mı ediyorsun ? Sor. Bir insan hakkında gerçeği yalnızca kaynağına sorarak öğrenebilirsin. Gerisi sadece zannettiklerindir.
 Nasıl bakıyorsan hayata öyle yaşa ve davran. Abartıya kaçmanın ne anlamı var ki ? İticiliğinden öte insanların gözündeki yerin , senin olmayı istemediğin bir yer olur.
Tek yüz neyine yetmiyorken iki yüzlülüğü tercih ediyorlar ???
keşke bunlara da kulaklarımızı kulaklığımızla kapattığımız gibi kapatabilseydik içimizdeki duyguları ...
Ama olmuyor.
 Peki neden ?
Neyse bu kadar yeter galiba değerli vaktinizi ayırdığınız için öncelikle ben teşekkür ederim. Ben kaçar umarım bu yazılanlar sizin için olumlu yönde katkıları olmuştur

DipNot :  Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol / Mevlana. 

x